Son bir yıldır dikkat çeken bir trend var: Merkez bankası altın rezervlerini kesintisiz şekilde büyütüyor. 12 aylık bu süreçte arka arkaya alım yapılması, küresel belirsizliklere karşı geleneksel değer saklama aracına yönelimin güçlü bir göstergesi.

Bu hamle sadece sayısal bir artıştan ibaret değil. Uluslararası rezerv çeşitlendirmesi stratejisinin parçası olarak değerlendirililebilir. Altın, tarih boyunca ekonomik dalgalanmalarda sığınak olarak görüldü. Özellikle döviz kurlarındaki oynaklık dönemlerinde fiziksel varlıklara yöneliş hız kazanıyor.

Peki bu durum kripto piyasalarıyla nasıl kesişiyor? Her iki varlık da merkez bankası politikalarından bağımsız değer saklama araçları olarak algılanıyor. Kurumsal düzeyde altına olan ilgi artarken, dijital varlıkların da benzer bir işlev gördüğü tartışmaları yeniden alevleniyor. Rezerv stratejilerindeki bu tür değişimler, global likidite akışlarının yönünü etkileyen önemli sinyaller veriyor.