Dijitalleşme dalgası tüm dünyayı sararken, “KYC” kavramı geleneksel sınırlarını aşmış durumda—finansal kurumların uyum süreçlerinden, internet platformlarının kullanıcı yönetiminde standart hale gelmeye doğru evrim geçiriyor. Ancak, çoğu platform KYC anlayışını hâlâ sadece “uyum aracı” seviyesinde tutuyor—bir yönlü, statik, kapalı bir kimlik doğrulama mekanizması. Platformlar, kullanıcıların kimlik belgeleri, telefon numaraları, e-posta gibi bilgilerini toplayarak “anlama” sürecini gerçekleştiriyor; temel amacı düzenleyici gereklilikleri karşılamak ve riskleri önlemek, gerçek anlamda kullanıcı değerine hizmet etmek değil. Bu KYC özünde “savunmacı” bir strateji; veri duvarları örüyor, ama değer köprüleri kurmuyor.
Gerçek KYC, sadece uyum değil, değere odaklanmalıdır. Bu, tek seferlik kimlik toplama değil; kullanıcı davranışlarını sürekli anlamayı, kullanıcı haklarına saygı göstermeyi ve veri egemenliğini kullanıcılara geri vermeyi içeren dinamik bir süreç olmalı. Bu, "Know Your Customer"dan "Keep Your Customer Value"a sıçramayı temsil eder—kullanıcı değerini korumak ve büyütmek için sürekli çaba göstermek. Bu dönüşümün anahtarı, kullanıcı davranış verilerini “adacı” ortamından kurtarmak, ölçmek, haklarını tanımak ve dolaşıma açmak; böylece kullanıcı, satıcı ve ekosistem üçlüsünün kazandığı “değer ağı” inşa etmektir.
Birincisi, "Veri Kaydı"ndan "Değer Ortaklığı"na: KYC’nin Mantığını Yeniden Kurmak
Geleneksel internet modelinde, platform veri üzerinde “tekel” konumundadır. Kullanıcılar uçak bileti rezervasyonu yapar, otel mini uygulamasında giriş yapar, OTA platformunda yorum bırakır—her hareket sistem tarafından kaydedilir, ama bu veriler gerçek bir değere dönüşmez. Bu veriler, kendi sunucularında “veri adacıkları” oluşturur. Kullanıcılar, kendi ürettikleri verilerin sahibi değildir, bundan kazanç da sağlamaz; platformlar, veriyi kullanarak hizmetlerini optimize eder, reklam gelirlerini artırır, kullanıcı ise sadece “veri kaynağı” konumundadır ve pasif bir “veri sağlayıcı” haline gelir.
Gerçek KYC’nin başlangıcı, kullanıcı davranışlarının kendisinin bir değer yaratma biçimi olduğunu kabul etmektir. Her alışveriş, her paylaşım, her etkileşim, görünmeli, ölçülmeli ve karşılık bulmalı. Bu, platformların “değerli davranış” tanımını yeniden yapmasını ve adil, şeffaf bir değer ölçüm sistemi kurmasını gerektirir.
Ortak bir değer ölçüm birimi: Ekosistem token’ı. Blockchain tabanlı bir “kültür ve turizm token’ı” çıkarıyoruz; bu, tüm ekosistemin “evrensel para birimi” olacak. Artık sadece bir platformun özel puanı değil, farklı senaryolarda dolaşabilen bir değer taşıyıcıdır. Token, kullanıcı davranışlarının dijital yansımasıdır; ekosistemdeki katkının somutlaştırılmış ifadesidir.
“Değerli davranış” tanımını belirleyip ölçmek. Örneğin, tüketim davranışları: bir otelde 100 TL harcama yapıldığında 1 token; turistik girişim bileti alındığında 2 token; yüksek kaliteli gezi yazısı paylaşımı: 5 token; belirli bir rotayı tamamlayıp check-in yapmak: 3 token; öneri sunup kabul edilmek: 10 token.
Bu davranışlar API ve akıllı sözleşmeler aracılığıyla otomatik tetiklenir, blockchain üzerinde kaydedilir; süreç şeffaftır ve değiştirilemez. Bu noktada, KYC artık tek seferlik bir kimlik kaydı değil, sürekli davranış kaydı ve değer eşleştirmedir. Platform, “anlama” dediğinde, statik kimlik etiketleri yerine, dinamik ve ölçülebilir kullanıcı değer katkılarını anlar. Kullanıcılar, pasif “veri nesnesi” olmaktan çıkıp, aktif “değer ortakları” haline gelir.
İkincisi, "Platform Mülkiyeti"nden "Kullanıcı Egemenliği"ne: Güven Mekanizmasını Yeniden İnşa Etmek
Geleneksel modelde, kullanıcı davranışları kaydedilse de, verilerin mülkiyeti platforma aittir. Kullanıcılar, verilerini taşıyamaz, devredemez veya başka platformlarda kullanamaz. Bu “sahte KYC” aslında kullanıcıyı duvarlar içine hapsetmek, gizli bir “dijital kölelik” yaratmaktır. Gerçek KYC, "veri"den "varlık"a dönüşüm yapmalı ve teknolojik araçlarla verinin haklarını ve kullanıcı egemenliğini geri kazandırmalıdır.
Kullanıcı Dijital Kimliği (DID) oluşturmak. Kullanıcı artık telefon numarası veya e-posta ile giriş yapmaz; merkeziyetsiz bir kimlik kullanır. Bu DID, kullanıcının dijital dünyadaki “pasaportu” olur ve tamamen kullanıcının kontrolündedir; herhangi bir merkezi platforma bağlı değildir. DID, sadece kimlik değil, aynı zamanda kullanıcının dijital dünyadaki egemenliğinin simgesidir.
Varlıkların DID ile bağlanması. Kullanıcı kazandığı her “kültür ve turizm token’ı” otomatik olarak akıllı sözleşmeler aracılığıyla kendi DID’sine bağlı dijital cüzdanına gönderilir. Kullanıcıya ait NFT rozetleri (“Gurme”, “Macera öncüsü” gibi) da DID altında toplanır. Bu varlıklar zincir üzerinde kayıttadır, mülkiyetleri net ve devredilemez.
Sonuç: Veriler artık platforma ait değil, kullanıcının DID’sine ait dijital varlıklara dönüşür. Platform, hizmetleri optimize etmek için veriyi kullanabilir; ancak varlıkların mülkiyeti, kontrolü ve gelir hakkı tamamen kullanıcıdadır. Bu, gerçek anlamda KYC’dir: sadece “müşterini tanı” değil, aynı zamanda “müşterine saygı göster”—haklarını tanı, değerlerini kabul et ve değer sahipliğini onlara iade et.
Üçüncü olarak, "Haklar Adası"ndan "Dolaşım Ekosistemi"ne: KYC’nin Değer Potansiyelini Serbest Bırakmak
Kullanıcı varlıkları yalnızca tek platformda kullanılabiliyorsa, bu yine "dijital hapishane"deki token’dır ve gerçek değeri serbest bırakamaz. Gerçek KYC, varlıkların ekosistem içinde serbestçe dolaşmasını, farklı satıcılar, farklı senaryolar ve uygulamalar arasında “evrensel haklar” haline gelmesini sağlamalıdır.
Token’lar “evrensel para” olarak. Örneğin, uçuş birikimi token’larıyla kiralık araç ödemesi yapılabilir; yorumlar karşılığında kazanılan token’lar, kültür ve sanat mağazalarında NFT hatıra ürünleriyle takas edilebilir; yüksek token sahipleri, popüler turistik bölgelerde özel deneyim biletlerine öncelik kazanabilir.
NFT’ler “evrensel hak sertifikası”. Örneğin, “Tarih Araştırmacısı” SBT (soulbound token) sahibi, başka bir şehirdeki müzeye girdiğinde otomatik olarak profesyonel sesli rehber alabilir; “Altın Üyelik NFT” sahibi, işbirliği yapan turistik bölgelerde alışveriş indirimleri elde edebilir.
Veri (SBT aracılığıyla) “Kredi ve Tercih Varlığı”. Kullanıcı, örneğin “Hasar kaydı yok”, “Yüksek kaliteli içerik üreticisi” gibi badge’leri içeren SBT bilgilerini, konaklama yerlerine yetkilendirebilir; böylece güvenilir veriye dayalı hızlı rezervasyon ve ayrıcalıklar sağlar.
Bu noktada, KYC artık platformların tek taraflı aracı değil, kullanıcının kendi “Değer Kimliği”. Bu kimlik, sadece kimlik değil, aynı zamanda kredi, tercihler, geçmiş ve haklar bütünüdür. Kullanıcı, DID ve zincir üzerindeki varlıklarıyla ekosistemde sorunsuz dolaşabilir, kişiselleştirilmiş ve yüksek değerli hizmetlerden faydalanabilir. Platformlar ise, bu açık ağlara entegre olarak, daha çeşitli kullanıcı profilleri ve daha hassas pazarlama imkanları elde eder.
Dördüncü olarak, Değer Odaklı KYC’nin Teknoloji ve İş Modeli Temelleri
Böyle kullanıcı merkezli bir değer ağı inşa etmek, sağlam teknolojik altyapı ve işbirliği mekanizmaları olmadan mümkün değildir.
Birlikler ve standartlar. “Kültür ve turizm dijital ekosilisyum ittifakı” kurulmalı; sektör liderleri, teknoloji platformları ve standart kuruluşları, token ekonomi modeli, veri arayüzleri ve karşılıklı tanıma protokolleri geliştirmeli. Tek bir standart olmadan, platformlar arası entegrasyon ve dolaşım sağlanamaz.
Blockchain altyapısı. Güvenilir bir hesaplama katmanı olarak, tüm token ve NFT’lerin çıkışı, dolaşımı şeffaf ve açık olmalı. Konsorsiyum zinciri veya halka açık zincir tercih edilerek, veri değiştirilemezliği ve işlem şeffaflığı sağlanmalı.
Akıllı sözleşmeler. Otomatik ödüllendirme, haklar takas ve gelir paylaşımını merkeziyetsiz şekilde yürütür. Kod, hukuk gibi işler; sözleşmelerin şeffaf ve otomatik işlemesi, kullanıcı güveninin temelidir.
Kullanıcı cüzdanları. Tek ve güvenli, entegre uygulama veya mini program içinde çalışan cüzdanlar; DID, token ve NFT’leri yönetir. Kullanıcı deneyimi, “teknoloji görünmez, değer görünür” olmalı; kullanıcıların blockchain altyapısını anlamadan, dijital varlıklarını kolayca yönetebilmesi sağlanmalı.
Beşinci ve en önemlisi, KYC’nin nihai amacı—İnsanın değerine dönüşmek
Geleneksel KYC, uyum ve güvenlik içindir. Gerçek KYC ise, sadece uyum değil, değerdir; kullanıcının onurudur.
Kullanıcı açısından: Her alışveriş ve katılım, kişisel dijital varlıkların birikimi başlatır. Bu varlıklar “yanında taşınabilir”, ekosistem içinde çeşitli haklara dönüşür; “Verilerim, varlıklarım, haklarım benimdir” ilkesi gerçekleşir. Dijital dünyada, katılım ve katkılar sürekli tanınır; kimlik, “pasif tüketici” olmaktan çıkıp, "aktif değer ortakları"na dönüşür.
İşletmeler açısından: Güçlü, yüksek bağlılık sağlayan kullanıcı ağı kurar; haklar ve ödüllerle hedef kitleye ulaşır, diğer ekosistem kullanıcılarına hizmet vererek gelir paylaşımı sağlar. Artık büyük yatırımlar yapıp kendi üyelik sistemlerini kurmak yerine, açık ve aktif bir dijital ekonomi ekosistemine katılırlar.
Ekosistem açısından: Güçlü bir değer döngüsü kurar. Varlıkların dolaşımıyla kullanıcılar kalır, satıcılar kullanıcı çeker, böylece kendini güçlendiren ve genişleyen bir dijital topluluk oluşur. Veri ve değer, ekosistem içinde serbestçe akar; sektörler "sıfır toplam rekabet"ten “ortak yaşam ve kazanç” modeline geçer.
Burada artık “veri duvarları” değil, açık, ortak ve zengin bir değer ağı söz konusudur. KYC, bir engel değil, bir köprü—davranış ve değerleri, kullanıcı ve satıcıları, veriyi ve hakları bağlayan bir yapı. Bu, platform ve kullanıcı ilişkisini yeniden tanımlar; dijital çağda “güven” kavramını yeniden yorumlar.
Gerçek KYC, sadece uyum değil, değerdir—her kullanıcının değerinin görünmesini, saygı görmesini ve büyümesini sağlar. Geleceğin dijital ekosisteminde, bu anlayışı benimseyenler, uzun vadeli güven kazanır ve rekabetin ötesinde sürekli değer yaratır, öncü olur.
View Original
This page may contain third-party content, which is provided for information purposes only (not representations/warranties) and should not be considered as an endorsement of its views by Gate, nor as financial or professional advice. See Disclaimer for details.
KYC: Derinlere inmek aşkla mı olur? Uyumluluk maliyetlerinden değer motoruna
Yazar: Zhang Feng
Dijitalleşme dalgası tüm dünyayı sararken, “KYC” kavramı geleneksel sınırlarını aşmış durumda—finansal kurumların uyum süreçlerinden, internet platformlarının kullanıcı yönetiminde standart hale gelmeye doğru evrim geçiriyor. Ancak, çoğu platform KYC anlayışını hâlâ sadece “uyum aracı” seviyesinde tutuyor—bir yönlü, statik, kapalı bir kimlik doğrulama mekanizması. Platformlar, kullanıcıların kimlik belgeleri, telefon numaraları, e-posta gibi bilgilerini toplayarak “anlama” sürecini gerçekleştiriyor; temel amacı düzenleyici gereklilikleri karşılamak ve riskleri önlemek, gerçek anlamda kullanıcı değerine hizmet etmek değil. Bu KYC özünde “savunmacı” bir strateji; veri duvarları örüyor, ama değer köprüleri kurmuyor.
Gerçek KYC, sadece uyum değil, değere odaklanmalıdır. Bu, tek seferlik kimlik toplama değil; kullanıcı davranışlarını sürekli anlamayı, kullanıcı haklarına saygı göstermeyi ve veri egemenliğini kullanıcılara geri vermeyi içeren dinamik bir süreç olmalı. Bu, "Know Your Customer"dan "Keep Your Customer Value"a sıçramayı temsil eder—kullanıcı değerini korumak ve büyütmek için sürekli çaba göstermek. Bu dönüşümün anahtarı, kullanıcı davranış verilerini “adacı” ortamından kurtarmak, ölçmek, haklarını tanımak ve dolaşıma açmak; böylece kullanıcı, satıcı ve ekosistem üçlüsünün kazandığı “değer ağı” inşa etmektir.
Birincisi, "Veri Kaydı"ndan "Değer Ortaklığı"na: KYC’nin Mantığını Yeniden Kurmak
Geleneksel internet modelinde, platform veri üzerinde “tekel” konumundadır. Kullanıcılar uçak bileti rezervasyonu yapar, otel mini uygulamasında giriş yapar, OTA platformunda yorum bırakır—her hareket sistem tarafından kaydedilir, ama bu veriler gerçek bir değere dönüşmez. Bu veriler, kendi sunucularında “veri adacıkları” oluşturur. Kullanıcılar, kendi ürettikleri verilerin sahibi değildir, bundan kazanç da sağlamaz; platformlar, veriyi kullanarak hizmetlerini optimize eder, reklam gelirlerini artırır, kullanıcı ise sadece “veri kaynağı” konumundadır ve pasif bir “veri sağlayıcı” haline gelir.
Gerçek KYC’nin başlangıcı, kullanıcı davranışlarının kendisinin bir değer yaratma biçimi olduğunu kabul etmektir. Her alışveriş, her paylaşım, her etkileşim, görünmeli, ölçülmeli ve karşılık bulmalı. Bu, platformların “değerli davranış” tanımını yeniden yapmasını ve adil, şeffaf bir değer ölçüm sistemi kurmasını gerektirir.
Ortak bir değer ölçüm birimi: Ekosistem token’ı. Blockchain tabanlı bir “kültür ve turizm token’ı” çıkarıyoruz; bu, tüm ekosistemin “evrensel para birimi” olacak. Artık sadece bir platformun özel puanı değil, farklı senaryolarda dolaşabilen bir değer taşıyıcıdır. Token, kullanıcı davranışlarının dijital yansımasıdır; ekosistemdeki katkının somutlaştırılmış ifadesidir.
“Değerli davranış” tanımını belirleyip ölçmek. Örneğin, tüketim davranışları: bir otelde 100 TL harcama yapıldığında 1 token; turistik girişim bileti alındığında 2 token; yüksek kaliteli gezi yazısı paylaşımı: 5 token; belirli bir rotayı tamamlayıp check-in yapmak: 3 token; öneri sunup kabul edilmek: 10 token.
Bu davranışlar API ve akıllı sözleşmeler aracılığıyla otomatik tetiklenir, blockchain üzerinde kaydedilir; süreç şeffaftır ve değiştirilemez. Bu noktada, KYC artık tek seferlik bir kimlik kaydı değil, sürekli davranış kaydı ve değer eşleştirmedir. Platform, “anlama” dediğinde, statik kimlik etiketleri yerine, dinamik ve ölçülebilir kullanıcı değer katkılarını anlar. Kullanıcılar, pasif “veri nesnesi” olmaktan çıkıp, aktif “değer ortakları” haline gelir.
İkincisi, "Platform Mülkiyeti"nden "Kullanıcı Egemenliği"ne: Güven Mekanizmasını Yeniden İnşa Etmek
Geleneksel modelde, kullanıcı davranışları kaydedilse de, verilerin mülkiyeti platforma aittir. Kullanıcılar, verilerini taşıyamaz, devredemez veya başka platformlarda kullanamaz. Bu “sahte KYC” aslında kullanıcıyı duvarlar içine hapsetmek, gizli bir “dijital kölelik” yaratmaktır. Gerçek KYC, "veri"den "varlık"a dönüşüm yapmalı ve teknolojik araçlarla verinin haklarını ve kullanıcı egemenliğini geri kazandırmalıdır.
Kullanıcı Dijital Kimliği (DID) oluşturmak. Kullanıcı artık telefon numarası veya e-posta ile giriş yapmaz; merkeziyetsiz bir kimlik kullanır. Bu DID, kullanıcının dijital dünyadaki “pasaportu” olur ve tamamen kullanıcının kontrolündedir; herhangi bir merkezi platforma bağlı değildir. DID, sadece kimlik değil, aynı zamanda kullanıcının dijital dünyadaki egemenliğinin simgesidir.
Varlıkların DID ile bağlanması. Kullanıcı kazandığı her “kültür ve turizm token’ı” otomatik olarak akıllı sözleşmeler aracılığıyla kendi DID’sine bağlı dijital cüzdanına gönderilir. Kullanıcıya ait NFT rozetleri (“Gurme”, “Macera öncüsü” gibi) da DID altında toplanır. Bu varlıklar zincir üzerinde kayıttadır, mülkiyetleri net ve devredilemez.
Sonuç: Veriler artık platforma ait değil, kullanıcının DID’sine ait dijital varlıklara dönüşür. Platform, hizmetleri optimize etmek için veriyi kullanabilir; ancak varlıkların mülkiyeti, kontrolü ve gelir hakkı tamamen kullanıcıdadır. Bu, gerçek anlamda KYC’dir: sadece “müşterini tanı” değil, aynı zamanda “müşterine saygı göster”—haklarını tanı, değerlerini kabul et ve değer sahipliğini onlara iade et.
Üçüncü olarak, "Haklar Adası"ndan "Dolaşım Ekosistemi"ne: KYC’nin Değer Potansiyelini Serbest Bırakmak
Kullanıcı varlıkları yalnızca tek platformda kullanılabiliyorsa, bu yine "dijital hapishane"deki token’dır ve gerçek değeri serbest bırakamaz. Gerçek KYC, varlıkların ekosistem içinde serbestçe dolaşmasını, farklı satıcılar, farklı senaryolar ve uygulamalar arasında “evrensel haklar” haline gelmesini sağlamalıdır.
Token’lar “evrensel para” olarak. Örneğin, uçuş birikimi token’larıyla kiralık araç ödemesi yapılabilir; yorumlar karşılığında kazanılan token’lar, kültür ve sanat mağazalarında NFT hatıra ürünleriyle takas edilebilir; yüksek token sahipleri, popüler turistik bölgelerde özel deneyim biletlerine öncelik kazanabilir.
NFT’ler “evrensel hak sertifikası”. Örneğin, “Tarih Araştırmacısı” SBT (soulbound token) sahibi, başka bir şehirdeki müzeye girdiğinde otomatik olarak profesyonel sesli rehber alabilir; “Altın Üyelik NFT” sahibi, işbirliği yapan turistik bölgelerde alışveriş indirimleri elde edebilir.
Veri (SBT aracılığıyla) “Kredi ve Tercih Varlığı”. Kullanıcı, örneğin “Hasar kaydı yok”, “Yüksek kaliteli içerik üreticisi” gibi badge’leri içeren SBT bilgilerini, konaklama yerlerine yetkilendirebilir; böylece güvenilir veriye dayalı hızlı rezervasyon ve ayrıcalıklar sağlar.
Bu noktada, KYC artık platformların tek taraflı aracı değil, kullanıcının kendi “Değer Kimliği”. Bu kimlik, sadece kimlik değil, aynı zamanda kredi, tercihler, geçmiş ve haklar bütünüdür. Kullanıcı, DID ve zincir üzerindeki varlıklarıyla ekosistemde sorunsuz dolaşabilir, kişiselleştirilmiş ve yüksek değerli hizmetlerden faydalanabilir. Platformlar ise, bu açık ağlara entegre olarak, daha çeşitli kullanıcı profilleri ve daha hassas pazarlama imkanları elde eder.
Dördüncü olarak, Değer Odaklı KYC’nin Teknoloji ve İş Modeli Temelleri
Böyle kullanıcı merkezli bir değer ağı inşa etmek, sağlam teknolojik altyapı ve işbirliği mekanizmaları olmadan mümkün değildir.
Birlikler ve standartlar. “Kültür ve turizm dijital ekosilisyum ittifakı” kurulmalı; sektör liderleri, teknoloji platformları ve standart kuruluşları, token ekonomi modeli, veri arayüzleri ve karşılıklı tanıma protokolleri geliştirmeli. Tek bir standart olmadan, platformlar arası entegrasyon ve dolaşım sağlanamaz.
Blockchain altyapısı. Güvenilir bir hesaplama katmanı olarak, tüm token ve NFT’lerin çıkışı, dolaşımı şeffaf ve açık olmalı. Konsorsiyum zinciri veya halka açık zincir tercih edilerek, veri değiştirilemezliği ve işlem şeffaflığı sağlanmalı.
Akıllı sözleşmeler. Otomatik ödüllendirme, haklar takas ve gelir paylaşımını merkeziyetsiz şekilde yürütür. Kod, hukuk gibi işler; sözleşmelerin şeffaf ve otomatik işlemesi, kullanıcı güveninin temelidir.
Kullanıcı cüzdanları. Tek ve güvenli, entegre uygulama veya mini program içinde çalışan cüzdanlar; DID, token ve NFT’leri yönetir. Kullanıcı deneyimi, “teknoloji görünmez, değer görünür” olmalı; kullanıcıların blockchain altyapısını anlamadan, dijital varlıklarını kolayca yönetebilmesi sağlanmalı.
Beşinci ve en önemlisi, KYC’nin nihai amacı—İnsanın değerine dönüşmek
Geleneksel KYC, uyum ve güvenlik içindir. Gerçek KYC ise, sadece uyum değil, değerdir; kullanıcının onurudur.
Kullanıcı açısından: Her alışveriş ve katılım, kişisel dijital varlıkların birikimi başlatır. Bu varlıklar “yanında taşınabilir”, ekosistem içinde çeşitli haklara dönüşür; “Verilerim, varlıklarım, haklarım benimdir” ilkesi gerçekleşir. Dijital dünyada, katılım ve katkılar sürekli tanınır; kimlik, “pasif tüketici” olmaktan çıkıp, "aktif değer ortakları"na dönüşür.
İşletmeler açısından: Güçlü, yüksek bağlılık sağlayan kullanıcı ağı kurar; haklar ve ödüllerle hedef kitleye ulaşır, diğer ekosistem kullanıcılarına hizmet vererek gelir paylaşımı sağlar. Artık büyük yatırımlar yapıp kendi üyelik sistemlerini kurmak yerine, açık ve aktif bir dijital ekonomi ekosistemine katılırlar.
Ekosistem açısından: Güçlü bir değer döngüsü kurar. Varlıkların dolaşımıyla kullanıcılar kalır, satıcılar kullanıcı çeker, böylece kendini güçlendiren ve genişleyen bir dijital topluluk oluşur. Veri ve değer, ekosistem içinde serbestçe akar; sektörler "sıfır toplam rekabet"ten “ortak yaşam ve kazanç” modeline geçer.
Burada artık “veri duvarları” değil, açık, ortak ve zengin bir değer ağı söz konusudur. KYC, bir engel değil, bir köprü—davranış ve değerleri, kullanıcı ve satıcıları, veriyi ve hakları bağlayan bir yapı. Bu, platform ve kullanıcı ilişkisini yeniden tanımlar; dijital çağda “güven” kavramını yeniden yorumlar.
Gerçek KYC, sadece uyum değil, değerdir—her kullanıcının değerinin görünmesini, saygı görmesini ve büyümesini sağlar. Geleceğin dijital ekosisteminde, bu anlayışı benimseyenler, uzun vadeli güven kazanır ve rekabetin ötesinde sürekli değer yaratır, öncü olur.